Kitap okumayı erteleme... Zamanında oku... Kimseyi dinleme... Oku oku, budur sonu diyenlere aldırma.Yunus Emre derki “Okumaktan mana ne Kişi Hakk’ı bilmektir Çün okudun bilmezsin Ha bir kuru emektir”... “Bütün kitaplar, tek bir kitabı anlamak için okunur.” Vesselam
7 Ekim 2011 Cuma
İlm-İ Aşk
"İnanmazsan anlatamam ki sana, zira aşk inanmakla başlıyor." Aşk bahsine bir gül dalı ile giriverdim ben. Hiç sual etmedim, aşk dedim, inledim. Zahitlerin, dervişlerin kırk günde tamam ettiği çileyi, ben kırk senede tamam eyledim. Kırk senede kırk efsunlu kelime devşirdim de İlm-i Aşk düştü avuçlarıma. Sükûtu bildim, lakin susamadım. Sussaydım aşk beni terk eyleyecekti belki. Bu sebeple düştüm yollara ve dahi "Aşk yolda olmaktır" dedim, öyle bildim, öyle inandım. Sükût eylemek istedim, lakin kelimeler öyle güzeldiler ki, kıyamadım. İlm-i Aşk ömrümün hülasasıdır. Ezelden bedenime nakşedilmiş goncadır aşk. Dileğim odur ki aşkı bilenlerin elinde, aşkı terennüm edenlerin dilinde seneleri ân eylesin. Benim lisanımda, sükûtum dahi aşkı söylesin. Aşk onu işitecek kulak arıyor, aşk ismini söyleyecek dudak arıyor. Aşk seni arıyor, ama bilmiyorsun ey kâri. Aşk olsun...
Fatih Duman
22 Eylül 2011 Perşembe
Aşka Adanmış Bir Ömür
14 Ağustos 2011 Pazar
Kendinden öte bir yol
Kendinden Öte Bir Yol, Salih Özaytürk’ün ilk kitabı. Kitap, baştan sona, varoluşa dair sorgulamaların derin bir teslimiyetle atbaşı gittiği, keskin ontolojik çözümlemelerin enfüsî açılımlara eşlik ettiği bir çizgide ilerliyor. Ve son tahlilde, okuyucunun iç dünyasında özlenesi bir hali, bir ‘huzur hali’ni miras bırakıyor.
Salih Özaytürk ismi, tanıyanlar için, bir coşku ve sükûnet halini çağrıştırır. İlk bakışta birbirine zıt gözüken bu iki hal, Özaytürk’ün kişiliğinde, sözünde ve yazılarında buluşur, birleşir.
Dün gece yar hanesinde
Yastığım bir taş idi
Üstüm yağmur altım çamur
Yine gönlüm hoş idi
Salih Özaytürk
6 Haziran 2011 Pazartesi
Muhibbi Divanı
3 Mayıs 2011 Salı
Aşkın Gözyaşları
“Susmak sessiz kalmak değil dışarıya karşı sağır olmak da değil. Biz aleme gürültü için geldik. Bu gürültü kulağın değil yüreğin kıyameti olmalı. O halde kıymet bilmezlerden seni anlamalarını bekleme.“
Aşk, yaşanmadan konuşulmaz. Aşk’ı konuşanlar aşkı yaşayanları anlamaya en uzak olanlardır. Aşk’ı bilmeden dokunduğunuz her şey ateştir, acıtır, yakar. Aşk’ı zikretmek için, söz dudağa gelmeden önce cemre gibi yüreğe düşmelidir. Bakışınız, konuşmanız ,yazınız aşk kokmaz şayet bilmeden dokunuluyorsa. Aşk ne o vakit? Ah çekmede dahi aşk tüten harfler aşkı anlatmakta acizdir, acuzedir. Saatlerce, sayfalarca da edebiyatını yapsanız, kulağa hoş terennümler de söyleseniz ”ben”likten ,”Bir”liğe” geçirmediğiniz an aşktan habersizsiniz demektir. O nedenle Hz. Pir:”Aşkı mı öğrenmek dilersin? Ben ol da bil.” derken ”Bir” ol da gel demektedir. Aşk ne çektiyse aşkı bilmeyenlerin dilinden çekti. O nedenle aşk denilince sevginin cılız boyutunu,tutkuyu, beğeniyi, özentiyi aşk sandılar. Aşktan ağızlarının yandıklarını sandılar ve aşkı öcüleştirdiler. Oysa aşk benlikten çıkanların, enaniyete köle olmayan özgürlerin harcıdır.
Sinan Yağmur
Aşkı Meşk Etmek
Aşk Meşk Etmek
Günümüzde tasavvuf yaşanabilir mi?
Aşkı Meşk Etmek’te bu sorunun cevabını arıyoruz. İlahiyatçı ve mutasavvıf Emin Işık, tasavvufun; ritüelleriyle, erkânıyla olmasa bile edebiyle, kaynağını Hz. Peygamber’den alan ahlak, değerler ve davranışlar sistemiyle metropollerde yaşanabileceğine "evet" cevabını veriyor Emin Işık ve "Bir Müslüman, şehrin en çok okuyanı, en kültürlüsü, en şık giyineni, en kibar... insanıdır." diyor.
Kendine has sevilen üslubuyla Emin Işık, Aşkı Meşk Etmek’te tasavvufun özüne dair anlatımları, sohbetleri ve sıra dışı hikâyeleriyle aşk özünün nasıl meşk edileceğinin, yani hayatın damarlarına nasıl nüfuz ettirilebileceğinin ipuçlarını veriyor.
“Buhranın devası tasavvuftur.”
“Yükselmek isteyen tırmanmak zorundadır.”
“Batı insanı, ancak Mevlânâ ve Muhyiddin Arabî gibi tasavvuf ehlinin fikirlerine ilgi duyabilir.”
“Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı...” Mehmet Akif
Emin Işık
28 Mart 2011 Pazartesi
Sakın Okumayın "CISS"
Cinsel Sağlık ve Güzellik konularında Uzman Jinekolog Dr. Ünzile Girişgin’in kaleminden; Cinsel Hayat, Eşler Arasında Mutluluk, Her Müslümanın bilmesi gereken cinsel konular, Kadınlara özel bilgiler ve Kadın Doğum Uzmanlığı, Kadın ve süs, Kadın ve özel kıyafetler ve daha pek çok konuda biraraya getirilmiş, 20 yıllık tecrübenin ürünü “SAKIN OKUMAYIN! CISS” tahlil yayınları arasından çıktı.
Bir grup insan cinsel arzuları putlaştırıp, kölesi haline gelmiş, bir grupta bastırıp, hadımlaştırma noktasında yaşıyor. Hele bazı çiftlerin bir kısmı cinsel içerikli kitapları eşinin kafasına fırlatıp ‘utanmaz!.. ’ diye hakaret edecek seviyede reddedici ve bilgiye kapalı. İsmini Sakın Okumayın! Cıss… koydum. Çünkü, öğrenilmesini yasakladığımız bilgilerin aslında korkmadan okunacak bilgiler olduğunu kadın, erkek, gazeteci, hekim, siyaset bilimci, sosyolog,… herkes görsün istedim.
Dr. Ünzile Girişgin
6 Mart 2011 Pazar
Hüzün şebneme benzer
Hüzün her yerde ...
Açılmamış düğümlerde, söylenmedik sözlerde.
Taze açılmış bir gülün yaprağında, açılmamış bir fanusun içinde.
İşte hüzün...
Neşeyi tüllese de...
Hüzün şebneme benzer.
Yazmak, yanmaktır. Aşk da ateşlerin en şiddetlisidir.
Ateş de su gibi arıtır.
Dert ağlatır, aşk söyletirmiş.
Yazmayı geçici bir heyecanın ötesine geçerek sürdürenlerin gönlünde aşk ateşi mutlaka yanmaktadır.
Bilmek sevmekle özdeştir bizim geleneğimizde.
Sevmek ise yapmaktır.
Bilgi, kuru bir dava değil, kendinde tecelli eden İlahi isimlerin sırlarının açılmasıdır.
Böylesi bir yetkinleşme hikayesi boyunca beliren yazılarda ise okuyana da aşk veren, yazana aşk olsun dedirten bir nitelik daima bulunur.
Meryem Aybike Sinan´ın yazıları, sade, samimi ve aşk dolu.
Kendisiyle aynı topraktanız.
Niyazi Mısri Sultan´ın mübarek kademinin değdiği Malatya´danız.
İslam irfan semasının en büyük yıldızı İbn Arabi´nin de bir süre şairane ikamet ettiği bu topraklardan pek çok şair ve yazar yetişti, yetişiyor.
Meryem Aybike Sinan-Akış Yayınları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)